Tamam, buyurun, konunun en uzmanı doktoruna da gittik! Sonuç: "Geriye dönüşü olmayan erken menopoz!"
Yok, Prof. Dr.'a kızmıyorum. Annem ve Can'a daraldım ("-cim"'siz hitap ettiğime göre bayağı bir gelmişler bana!)! Tamam, kolay değil, uzman azığından, doğrudan ilk defa duydular! Algılamaya ve hazmetmeye çalışıyorlar! Ümitleri yerle bir oldu! Şoktalar!
Üstüne Engin Hoca döktürünce, erken menopozun bana edebileceklerini, endişe krizlerine girdiler!
Evet, ben farkındayım. Hepsini araştırdım. Biliyorum. Osteoporoz ciddi bir olasılık, ki, tipim itibari ile de daha da yatkınmışım (ne demekse?!). Erken yaşlanma, Alzheimer, kalp krizi.. Hormon tedavisi mutlak! De, anneden dolayı meme kanseri riski üst düzeyde.. Orası işleri biraz karıştırıyor!
Zaten kafam allak bullak! Bir de herkeslerden "Şöyle yapmalısın! Böyle yapmalısın!"
Herkesler benden panik! Dikte eder durumda: "Şunu yemelisin, şöyle yürümelisin!"
"Kalsiyum yoğun beslenmelisin!"!
"D vitamini asıl konu, onsuz Kalsiyum hiç bir işe yaramaz!" diye kafa göz dalasım var da, neyse!
Yemin ederim şişşştiiimmm!!!
"Yahu bir durun! Beni bana bir bırakın!" diyeceğim de, halim yok!
Her neyse.. Bir de evime varabilsem şu İstanbul trafiğinde. Nerdeeee? Amcamın tekinin kafası atmış, "intihar edeceğim" diye 2. köprüye çıkmış! Trafik bir gram ilerlemiyor! Ulaşsam, amcama iki çift lafım olacak! Ya da uzunca anlatacağım kendimi: "Bak arkadaş, her şeyler tepemde, ben bile çıkmıyorum! Haydi gülüm güzel güzel evine!"
Derken, sen arkamdan bir TIR, daaaaaannn diye arabama bir koy!!! Benim araba mini zati! Yetmedi, bir daha koydu hayvan!
Bu gibi durumlarda, pek sakin ve şahanesiyle sağ duyulu olan ben; el frenini çektim, telefonlarımı ve çantamı aldım, anahtarı kontaktan çıkardım, indim, arabayı kitledim.. Ama sonrasında, "TIR şoförüne daldım" diyeceğim de.. Adam daha farkında değil olayın, 3 kat apartman yüksekliğindeki şoför katına haykırıyorum, sesimi iğrenç trafikten zaten duyan yok, amcam "Ne oldu?" diye indi, iyi mi?!!! Amcam, abim, her ne haltsa, "Biz oralardan, aşağıları göremiyoruz! Kör nokta!" diyor bana sakin sakin! "Sen önüme kırmışsındır!"! "Ya hacı bir git! Önde gidiyorum zaten! Ne kırması?"! Farında benim farımdan bir parça buldum da sustu! Polisi aradım, "sağ olsun" "telefonda" şahanesiyle ilgilendi. Tutanak tutacakmışız, bir de karşılıklı ehliyettir, ruhsattır, fotokopisini alacakmışız! FOTOKOPİ??? "2. köprünün gişelerine varmadan Geniş Araçlar ayırımının başındayız!" diyerekten, hani "nereden bulacağım ben fotokopiciyi, yahu kırtasıyeci kalmadı ki zati memlekette" hesabı, yer durum mahalimi tekrarlıyorum.. "Telefonla fotoğrafını çeksem olmaz mı?" çıktı ağzımdan.. Dedim ya, bazen ben bile sakinliğime şaşırıyorum!
Fotoğrafları çektik, "herkes yoluna" diiicem, trafik sebebiyle bir yarım saat daha arkalı önlü ilerledik. Köprüyü geçerken, intihar edecek amcam ve onca polis hala orada! Haberlerde duymadığımıza göre, benim ona diyeceğimi duydu zağar! ;-)
Velhasıl, iyi geldi bana bu "her daim 2. köprüde olabilecek" kaza!
Ve, ohhh toparladım kendimi!
Şimdi! Kulaklarımı kapıyorum! Kimseleri dinlemiyorum!
Benim bu ara, hiç olmadığı kadar "Bikini" olmaya ihtiyacım var!
Çekilin yolumdan!
Nokta!


0 comments:
Post a Comment