Ateşler Bastı!


Allah'ım neydi o Perşembe gününden beri çektiklerim! İçten içten yanıyorum evet de, insanın kendini buzların içine atası gelir mi? Ki ben?! 40 yıldır, yazın bile hırkasız çıkmayan, rahatsızlık derecesinde üşüme problemi yaşayan ben! Ve nasıl yorgunum! Adım atmayı bırak, parmağımı kımıldatmaya zorlanıyorum! Kılcal damarlarımdan elektrik veriyor sanki biri, hepsi çekiliyor mu, sızlıyor mu, titriyor mu, ne oluyor anlamadım gitti! Çok fenayım!

Ve sonra haykırmalı başlayan ağlama krizi... En son, sinemada seyretmeye cesaret edemediğim ama televizyonda verilince de kaptırdığım "Babam ve Oğlum"'da böyle olmuştum; tuttum, tuttum, tuttum da, kendimi, kopuş o kopuş...

Soğan kürü falan görmedi gözüm. Cuma işe nasıl gittim, nasıl döndüm, bilmiyorum. Cumartesi sabahı, vücudun şişkinliği yetmemiş, artık yüze, gözlere, buruna vurmuş haldeyim. Tamam bacakların şişmesi, ayakların patates olmasını anlıyorum da, dudaklar bile şişer mi yaw?! Aynaya baktım ki, o ben, ben değilim. Korkasım var da, bitkinlikten irkilesi halim bile yok! Zor nefes alıyor haldeyim! Şifa niyetiyle soğan kürüne sarıldım! Yapabildiğimce yoga yaptım! Güç falan hiçbiri kalmamış, plank'ta saniyeleri saydım! Ardından ılık bir duş ve baygın bir yatış! Bütün gece "Ahh"'lamışım!

Pazar sabahı erkenden uyandım! Uyuduğum söylenemez zaten ama, hafifçe de bir rahatlama hissettim! Oyyy, bir de ne göreyim, döngülenmişim! Allahımmmmmm, o nasıl mutluluktur! Nasıl anlatılır da bilemedim!

Bugün, hala çok bitkinim! Ne olacak? Nasıl olacak, hiç bilmiyorum! Ama şükrediyorum! Ve Allah'a emanet ediyorum kendimi, sağlığım için elimden ne geliyorsa sonuna kadar yaparak...







0 comments:

Post a Comment